Celladına Aşık Olmak
- Lotus Danışmanlık
- 24 Tem 2023
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 25 Tem 2023

Renkli ve iniş-çıkışlı kimliği, orijinal düşünceleriyle aklının odasında yer edinmeyi başarmıştır...Onunla konuşmak kendinle derin bir sohbete başlamak gibi.
Sıcacık, anlayışlı ve farklı pencereler açar. Seni biricik hissettiren sarıp sarmalayan bir hissiyat oluşturur içinde. Onu bir şeye benzetecek olsam bu kesinlikle Lunapark olurdu. Işıl ışıl, capcanlı, heyecanlı...Sıradan hayatına ve öngörülebilir günlük rutinlerine taze bir nefes gibidir. Ama her lunaparkta olduğu gibi içinde korku tüneli, dönme dolap ve kamikaze olduğunu atlarsın. Ve sonrasını tahmin etmek zor olmaz.. Borderline kişilik bozukluğu olan birini sevmek çok zahmetsizdir. Her şey bir anda ve kendiliğinden olur. Ruh eşi inancıyla büyütülen romantik ruhlarımız kolayca kapılıverir.
O'dur çünkü. Bunca yıl beklemiş gibi, beklediğine değmiş gibi olan..
Sonra günler haftalar geçer.. Bu süreçte bazı tuhaflıklar fark etmeye başlarsın. Saatler ya da bazen dakikalar içinde değişen ruh hali, günlük alışkanlıklarındaki aşırılıklar (hızlı araba sürme, aşırı yeme veya para harcama ya da bunların tam tersi), ilgi ve sevgi veren o mükemmel insan bazen aşırı eleştirel ve öfke dolu bir hale bürünebilir. Hangisinin o olduğunu anlamakta zorlanırsın. Ve muhtemelen anlayamazsın da. Geçen zamanla birlikte soru işaretlerin artar. İç sesin kadar yakın hissettiğin insan bazen çok uzaktan gelen bir fısıltıya dönüşür. Bu git-geller senin de ruhsal ayarlarını bozar. Kendine olan sevgin, güvenin yavaş yavaş azalır. Onda görüp de anlamlandıramadığın her şey senin ruhunda yankı bulur. Dönem dönem ortadan kaybolup tekrar sana döner. İlk başlarda dönüşlerini tepkiyle karşılarsın. Ama o öyle içten bir pişmanlık ve mahcubiyetle yaklaşır ve bir şeylerin farklı olacağına inandırır ki seni... İnanırsın. Çünkü zaten inanmak dışında seçeneğin olmaz. Her dönüşünde bir şeyler iyileşir ve yeniden bozulur. Ona hızlıca bağlanan yanın bir süre sonra buna da alışır. Artık değil sana tekrar döndüğünde öfkeyle tepki vermek, ne zaman döneceğini beklemek ve bunun için kaygılanmak dışında bir şey kalmaz içinde. Geri geldiğinde hiçbir şey olmamış gibi devam edersin...ta ki bir sonraki gidişine kadar. Onunla bir gelecek düşünemezsin ama onsuz bir şimdiye de tahammül edemezsin. Ara sıra sana sunduğu güzel duygular ilişkiye tutunmak için en büyük umudun haline gelir.
Çevrendeki insanlar sendeki değişimi fark ederler. İşin üzücü yanı sen de bu değişimi görürsün. Ama bazen görmek istemezsin. Çünkü görmeye başlamak demek, bir şeyleri değiştirme sorumluluğu almak demektir. Ve nihayetinde sonunu bildiğin kabusu, sonunu bilmediğin rüyaya tercih edersin.
Böyle bir insanın her şeyi uçlarda yaşamasını kabullenebilirsin belki. Fakat burada asıl soru şu, bu hikayede sen neredesin? Hangi uçtasın ve orada kalmaya daha ne kadar devam edeceksin? Borderline karakterler hayatına tesadüfen girmiyor. Onu seçiyorsun. Ve kısa olmayan bir süre hayatında tutmuşsan sana da patolojik bir doyum sağlamış olmalı. Bu sınırda kişilik bozukluğuna sahip kimseler manipüle etmekte, insanı kendinden, hatta gerçeklikten şüpheye düşürmekte oldukça yeteneklidir. Sağlam bir zeminde, güvenli bir aile ortamında özgüven ve öz sevgi tanımlarını şekillendiremediysen bu kişilerin karşısında kolaylıkla yıkılır.
Zaman içinde aldığın hasardan ve zedelenen benlik algından sonra bu ilişkiden kalkıp gitme cesareti göstermeye karar verdiysen kilit nokta tam da burası. Her şeyin sonu olduğunu düşündüğün yerde, eğer yaşadıklarını doğru analiz edebilir veya psikolojik destek alırsan bu acı seni öldürmez. Aksine bir doğum yaşarsın. Ruhunun sızlayan yerlerini keşfedip kendine iyi gelmek için mesai harcamak öyle zor ve bir o kadar da kıymetli ki.
Dünyaya geleceğimiz aileyi seçemiyoruz. Sevdiğin insan da bunu seçmedi. Çocukluğumuzdan itibaren maruz kaldığımız kişiler ve olaylardan çıkarımlarımız sonucu hayata adaptasyonumuzu kolaylaştıracağına inandığımız kimlikler benimsedik. Bu şekilde düşündüğünde hayatındaki insanı da anlamaya başlıyorsun. Fakat o kişiyi anlamakla, ilişkide onu kabullenmek arasında da fark olduğunu bilmelisin. "O da böyle olmayı istemedi" , " Belki sevgim ona da iyi gelir." gibi empatik veya kurtarıcı bir tutumla onu her seferinde affetmeye meyilli de olabilirsin. Böyle bir düşünce içine girdiğinde kendine sormanı isterim; Çocukken kimi iyileştirmek istedin ve iyileştiremedin?
Ruhumuzu zorlayan, dönem dönem bizi kendimizden uzaklaştıran insanlarla kurduğumuz ilişkilerde o kişiyi biz seçiyor gibi görünsek de denklem böyle işlemiyor. Çünkü bilinçaltı, bilinç üstünden çok daha hızlı bir mekanizma ve bir bakışta yakalıyor bizim için "o" kişiyi. Borderline karakterli biriyle yaşadığın ilişkiyi güzel analiz etmeni ve bu ilişkinin handikaplarının seni kendine daha da yakınlaştıran bir vesile olmasını dilerim. Bazen her şeyin yıkılması gerekir, yeniden ve daha güçlü inşa edebilmek için.
Son olarak şunu söylemek istiyorum; Bir ilișkide sevilmek için çok fazla mücadele etmen gerekiyorsa ve sen buna rağmen hâlâ doğru yerde olduğuna inanıyorsan orada da bir problem var demektir.
Problemlerin seslerini kısmak yerine duyduğun, emekle inşa ettiğin benliğine iyi gelen insanlarla bir arada olduğun bir hayat yaşamanı dilerim.
İrem Eyican
Yorumlar